Günümüzde Psikoloji alanıyla ve Freud’un ismiyle anılan Oedipus kompleksi aslında milattan önceye kadar dayanmaktaydı. Bu sonuca, yapılan araştırmalarda Oedipus kompleksinin çeşitli tiyatro oyunlarında, şiirlerinde veya romanlarında bulunmasıyla ulaşılmıştır.
Bu kompleks bir zamanların Psikoloji alanını sarsmış ve çok etkili olmuştur. 1856 yılında doğup 1939 yılında vefat eden Freud, bu kavramı küçük yaşlardaki çocukların hemcinsi olan anne veya babasını rakip görüp karşı cins ebeveyne yakınlık duyması şeklinde açıklar. Yani küçük bir kız çocuğu annesine derin bir öfke duyup babasıyla yakınlaşabilir. Bu kompleksin birçok farklı anlamı olabileceği gibi Freud, bireyin ergenliğe girmesiyle ve çevresinden, ailesinden, arkadaşlarından cinsellik hakkında eğitim almaya başlamasıyla sona erdiğini söylüyor.
Freud bu kompleksin istisnasız her bireyde olduğunu ve eğer doğru çözümlerle ortadan kaldırılmazsa ciddi sıkıntıları olabileceğini düşünüyor. Freud bu düşüncesini kanıtlama amacıyla birçok araştırma yapıyor ve ilk olarak MÖ beşinci yüzyılda bulunan bir eseri inceliyor: Sofokles’in Oedipus’u.
Bu eseri Sofokles, tragedya türünde yazmıştır. Kral Laios ve kraliçe Jocasta’nın dünyaya bir çocuk getirmeleriyle başlayan bu eser, ailenin bir kehanete uğramalarını öğrenmesiyle devam eder. Kehanette çiftin eni doğmuş oğullarının büyüyünce babasını öldürüp annesi ile evleneceği söylenir. Bu kehanet üzerine olaylar gelişmektedir ve Freud da tam olarak bu noktada tezi için harika bir kanıt sunmuş olur.