Nedir otorite? Herhangi bir durumun yeterliliğine herkesi inandırarak bir kişinin kendine sağladığı itaat inancı ve güvencedir. Otorite sahibiyse hâkimiyet ve emretme gücüyle yaptırım koyarak ve bunu kullanarak insanların bireysel düşüncelerini düşünmekten ziyade kendi istediğini yaptırabilme gücüne sahip oluyor. İyi veya kötü durumlarda kullanıldığı tartışılır bir konu olmakla beraber bu yazımızda insanların otorite karşısında bireyselliğini kenara koyup otoriteye nasıl boyun eğdiğinden: Bunun kanıtı sayılabilecek 1961 yılında Yale Üniversitesi’nden psikolog Dr. Stanley Milgram tarafından yapılan Milgram deneyinden bahsedeceğiz.
Deneyin amacı insanların şahsi bilinç, düşünce ve vicdanlarına rağmen otoriteye itaat etmelerini analiz etmek. Deney için 3 kişi rol oynamaktadır. Bunlardan birisi gerçek denek diğer ikisiyse rol yapan aktörlerdir fakat gerçek denek bunu bilmemektedir. Gerçek denek, deney içerisinde öğretmen rolünde olacaktır. Diğer iki aktörlerden birisi araştırmacı yani otoriteye sahip kişi, ikincisiyse öğrenci olacaktır. Araştırmacı, öğretmenden önündeki soruları öğrenciye sırayla sormasını ve her yanlış cevapta gittikçe yükselen şok vermesini ister.
Deney öncesinde gerçek deneğe bir şok verilir bunun amacı öğrenciye vereceği acının deneyimlenmesidir. Gerçek denek yani öğretmen rolündeki denek, öğrenci rolündeki aktörlerin gerçekten şok aldığını düşünmektedirler. Her yanlış cevapta öğrenciye diğer odadan şok veren öğretmen denekler diğer odadaki acı haykırışları duymaktadır. Deneyi durdurmak isteyen öğretmen denekler araştırmacı tarafından “lütfen devam edin, başka seçeneğiniz bulunmuyor, sorumluluk bana ait, devam etmeniz çok önemli” cümleleri karşısında, deneklerin neredeyse tamamı 450 volta kadar şok vermeye devam etmiş. Araştırma öncesinde kimsenin karşısındakine büyük acı veren bu deneye karşı otoriteye boyun eğmeyeceği ve karşı çıkacakları düşünülse de durum öyle olmamış. Bireyler stres ve korku içerisinde de olsa otorite karşısında şok vermeye devam etmiş.