2018 Yılında dünya çapında gerçekleştirilen PISA testinde Türk öğrenciler; bilim, matematik, okuma alanında ne yazık ki OECD ortalamasının altında kaldı. 72 dünya ülkesinden seçilen 15 yaşındaki öğrenciler arasında yapılan bu testte Türkiye 50. sırada yer aldı.
PISA testi 3 yılda bir yapılıyor. Geçen yıl son yapılan PISA testinde ülkemiz Birleşik Arap Krallığı, Uruguay, Karadağ, Trinidad ve Tobago, Şili, Moldova, Tayland ve Arnavutluk gibi ülkelerle aynı kategoride puanlandırıldı. PISA listesinde eğitim alanında en başarılı ülkeler arasında ise dünyada eğitime en çok bütçe ayıran ve refah seviyesinde 1. olan Kanada’nın yanı sıra Japonya, Finlandiya gibi ülkeler başı çekti.
PISA testinin başında yer alan bu ülkelerden biri olmayı doğal olarak her birimiz çok arzu ederdik. Ama dünyanın birçok ülkesinin katıldığı bu testte giderek daha alt sıralara düşmemiz eğitim konusunda bir şeylerin değişmesi gerektiğini işaret ediyor sanki bizlere. Araştırmacıların değerlendirmelerine göre 50. sırada olmamızın sebebi zeka ile ilintili değil aslında. Eğitim alanında söz sahibi olan analizciler bu durumu sınıflarda yaşanan grup eğitimi sistemine bağlıyor. Okullarda eğitimcilerin ‘müfredat sığdırma’ telaşesi ve endişesi nedeniyle öğrencilere tüm bilgileri bir arada sunalım fikrinin hakim olduğu öne sürülüyor. Bu durum özellikle de sayısal derslerde ve matematik konusunda yaşanıyor.
Matematik Gerçekten de Bu kadar Zor mu?
Yine eğitimciler ve araştırmacılar ülkemizdeki öğrencilerin matematik alanında yeterli temeli alamadan yola çıktığını düşünüyor. Bunun nedeni de yıllar yılı sürdürülen ‘davranışçı eğitim’ modelinden sonra aniden ‘yapılandırmacı eğitim’ modeline geçilmiş olması.
Eğitimcilere göre bu sisteme tepeden inme bir şekilde geçildi. Örneğin gelişmiş ülkelerde matematik dersi öğrencilere eğlendirirken öğretilirken ne yazık ki öğrencilerimiz bu lükse sahip değil. Dahası eğitimcilerin büyük bir kısmı da bu eğlendirerek öğretme konusunda eğitimli değil.
Bunun dışında yapılan büyük yanlışlardan biri de uzun yıllardır 4 işlemin hafıza aritmetiği yerine parmak hesabı ile yapılmaya yönlendirilmesi. Hele hele son yıllarda çarpım tablosunda yaşanan ezberleme yasağı ise işin cabası olmuş durumda. Lafın kısası ülkemizde özellikle de matematik dalında eksik bir sistematik söz konusu. Bu eksikliklerle başlayan ilkokul matematik konuları bir de ilerleyen yıllarda üzerine binen orta ve lise matematik konularıyla da iyice çorbaya dönüşüyor. Öğrencilerse değil bu durumun altından kalkabilmek, tam da tersine büyük bir ağırlığın altında ezilmekte.
Ne Yapılmalı?
Yine eğitimci uzmanlara göre bu durum için getirilebilecek bazı çözüm önerileri var. Örneğin müfredat hafifleştirilebilir ve müfredat sığdırma telaşesi bir yana konulabilirse böylelikle matematik ve diğer dersler çocuklar için daha sevimli bir hale bile getirilebilir. Ayrıca çocukların kolay anlama yetisini geliştirmek için miniklerin ve gençlerin dünyasına hitap eden sistemler geliştirilmesi de gerekli. Örneğin yaş gruplarına göre yeni yeni konu anlatım teknikleri ve ders işleyiş sistematikleri geliştirilebilir.