Snohetta 100 kişilik toplam oturma kapasitesine sahip dünyanın en büyük sualtı restoranı, Avrupa’da türünün ilk örneği ve deniz yaşamı için bir araştırma merkezi olarak da işlev görüyor. Yeni açılmasına rağmen insanlar şimdiden Norveç ziyaretlerinde hedef listelerine ekliyorlar. Norveççe’de hem ‘altında’ hem de ‘merak’ anlamına geliyor. Denizin yarısı batık şekilde duran binanın 111 fit uzunluğundaki monolitik formu, deniz tabanının altında durması için suyun yüzeyini kırıyor.
Kalın beton duvarlar, engebeli deniz koşullarından kaynaklanan baskı ve şoka dayanmasına izin veriyor. Ve batık bir periskop gibi, restoranın masif panoramik penceresi, mevsimler ve hava koşulları değiştikçe deniz tabanının manzarasını sunuyor.
Snøhetta Kurucusu ve Mimarı, Kjetil Trædal Thorsen, “Güney Norveç için yeni bir dönüm noktası olarak Under, bir insanın çevresine fiziksel olarak yerleştirilmesini belirleyen şeylere meydan okur.
Bu binada, kendinizi suyun altında, deniz tabanının üzerinde, kara ile deniz arasında bulabilirsiniz. Bu size, su hattının ötesinde ve altında dünyayı görmenin yeni perspektiflerini ve yollarını sunacaktır.”
Restoran, müşterilerine sürdürülebilir vahşi yaşamı yakalamayı vurgulayan yüksek kaliteli, yerel kaynaklı ürünlerle hazırlanan kaliteli bir yemek deneyimi yaratmaya odaklanıyor. Mekanın içindeki mobilyalar, tüm projenin felsefesini de kusursuz biçimde temsil ediyor; Hammaddelerin doğal güzelliğinden ödün vermeden, gelecek için sağlam yapılar inşa edildi.
Norveç Lindesnes, günde birkaç kez sakinden fırtınalıya kadar değişebilen yoğun hava koşulları ile bilinir. Mekana vardıktan sonra, ziyaretçinin dışardan gelen açık havada izlenimleri, gizli, meşe kaplı fuayeye girdiklerinde hızla çözülüyor. Zengin iç mekânıyla restoran, içinde sıcak ve misafirperver bir atmosfer yaratıyor
Ama Snøhetta sadece bir restoran değil. Bina ayrıca deniz araştırma tesisi de barındırıyor. Restoranın cephesinde ve dışına kurulan kameralar, diğer ölçüm araçlarıyla deniz biyolojisi ve balık davranışlarını inceleyebilecek disiplinlerarası araştırma ekiplerini ağırlıyor. Çevredeki bölgelerde yaşayan türlerin popülasyonunu, davranışını ve çeşitliliğini belgeleyebilecekler.
Snøhetta’ya göre, bir kontrast öyküsü var: manzara ve deniz, yukarı ve aşağı arasındaki kontrast. Proje kara ve deniz arasındaki hassas ekolojik dengenin altını çiziyor ve sorumlu tüketim için sürdürülebilir modellere dikkatimizi çekiyor.