Hayvan Mezarlığı, Stephen King’in kült romanlarından biridir. Stephen King ise korku ve gerilim romanları denilince ilk akla gelen isimdir. Hayvan Mezarlığı pek çok kez sinemaya uyarlanmış ve amatör tiyatrocular tarafından da canlandırılmıştır.
Eğer hiç Stephen King romanı okumadıysanız ve kaliteli bir korkuyu hak ettiğinizi düşünüyorsanız Hayvan Mezarlığı tam size göre. Kitap hem geriyor hem merak ettiriyor hemde sizi korku dolu bir maceraya sürüklüyor.
İnsanlar genellikle korku filmlerinin, korku romanlarına kıyasla daha ürkütücü olduğunu düşünür. Bu kitap ise bu düşünceyi çürütmek için yazılmış gibi. Çünkü kitabın sonlarına doğru evde tek başınıza bu kitabı okumaktan çekineceğinize eminiz.
Kitapta tatlı ve mutlu bir aile olan Creed ailesi, yepyeni bir eve taşınır. Adamın güzel bir işi, güzel bir karısı ve iki de çocuğu vardır. Aile yeni evlerine taşınınca karşı komşuları olan Crandall çiftiyle tanışırlar. Kasabanın yerlisi olan bu tatlı çifti başlarda seveceksiniz ancak kitabın sonlarına doğru bu aileden rahatsız olmaya başlayacaksınız.
Creed ailesinin birde yanlarında getirdikleri bir kedi vardır; Church. Ailenin küçük kızı olan Eileen’ın gözdesidir Church. Onunla uyur, onunla uyanır. Ancak bir gün Church’ün başına talihsiz bir olay gelir. Church ölmüştür. Church’ün cesedini Louis Creed ve Jud Crandall bulur. Louis, kızının üzüleceğini ve ona nasıl açıklayacağını düşünürken, Jud tüm felaketleri getirecek olan hamleyi yapar ve Church’ü geri getirmenin bir yolu olduğunu söyler. Kitap tam olarak bu noktadan sonra korkutucu olmaya başlıyor. Çünkü Jud, Louis’i ölüleri tekrardan canlandıran toprağın olduğu bir yere götürür. Ve Louis o soruyu sorar “Bu toprak insanları da canlandırıyor mu?”
Tahmin edersiniz ki kitabın sonunu yazmak pek makbul değildir. Sadece o kediyi gömdükten sonra hayatları tam anlamıyla altüst olur. Çünkü ölüleri canlandıran o toprağa Louis bir insanı gömecektir. Peki sizce bu kim?