Klasisizm akımı, 17. yüzyılda Rönesans’ın ilan edilmesiyle ortaya çıkan bir edebi akımdır. Kilise baskısının halk üzerindeki etkisi azalınca bu durum sanata da yansımıştır. O dönemde artık her şey kurallarına göre işlenmeye başlar. Siyasette bir şeffaflık söz konusudur. Böyle bir ortamda da diğer ismi Kuralcılık olan Klasisizm akımı ortaya çıkar.
Klasisizm akımına baktığımızda sanatçıların ilk önemsediği unsurların akıl ve mükemmelliyet olduğunu görmekteyiz. Eserlerinde hayal gücünden ziyade daha gerçekçi konulara dokunmuşlardır.
‘Sanat, sanat içindir’ anlayışı benimsenmiştir. Sanatçılar, eserlerini gündelik dilden uzak, eğitimli ve seçkinlere hitap edecek şekilde üretmişlerdir. Bu bakımdan Avrupa’daki Klasisizm akımıyla ülkemizdeki Klasisizm akımı ayrı düşmüştür. Çünkü ülkemizdeki Klasisizm akımını benimseyen sanatçılar ‘sanat, toplum içindir’ anlayışını sahiplenmiş ve kullandıkları dili ona göre seçmişlerdir.
Klasisizm akımında konular Roma, Antik Yunan ve Latin edebiyatından esinlenmelerle seçilmiştir.
Sanatçılar, eserlerinde halkın arasından kişilere yer vermezler. Karakterlerini yaratırken kibar ve soylu kişileri seçmişlerdir. Eserlerinde çirkin olaylara ve kaba cümlelere yer vermemişlerdir.
Sanatta kuralların olması gerektiğine inanan Klasikler bunu belirtmek için Fransız Akademisi’ni kurarlar. Onlara göre her duygu ve düşünce akıl süzgecinden geçmelidir. Akla yatkın olmayan hiçbir düşünce ve duygu eserlerde yer almamalıdır.
Eserlere baktığımızda daha çok deneme, şiir ve tiyatro türlerinde eser verildiği görülmektedir. Klasisizm eserleri halen günümüzde başyapıt olarak adlandırılmaktadır ve tiyatroları oynanmaktadır.
Kilise baskısının yeni yeni son bulduğu ve Rönesans’ın başlarında ortaya çıkan Klasisim’de dini konulara yer verilmez. Daha çok gündelik olaylar ele alınır.
Klasisizm’in Temsilcileri
Montaigne, La Fontaine, Jean Racine, Corneille, Moliere, Boileau, Fenelon, Madame de la Fayette, La Bruyere, Bossuet, Descartes, Pascal
Türk Klasisizm Temsilcileri
Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Direktör Ali Bey