Ankara Devlet Tiyatrosunun İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi’nde izleyiciyle buluşturacağı oyun, renkli kostümleri ve Balkan, İskoç, Türk, İspanyol ezgileriyle oba hayatının sıcaklığını yansıtacak.
“Kıyı, kenar, merkezden uzak” anlamına gelen “Periferi”, çingeneler üzerinden “öteki olmayı” ve “kenarda kalmayı” sorgulayacak.
2. Dünya Savaşı sonrası Almanya’da göçebe olarak yaşayan bir çingene obasının hikayesini anlatan oyun, Nazi Almanya’sında gerçekleşen çingene soykırımının travmasını hala yaşayan bir çingene kızı ile bir Alman askerinin yaşadığı aşkı da konu alıyor.
Dekor tasarımıyla izleyiciyi bir çingene obasının içine sokacak 2 perdelik oyunu Pembe Akgün yazdı, Betül Feyizoğlu Gökçer sahneye koydu.
Başlıca rollerini Ferahnur Barut, Mehmet Gürkan, Esin Ercan, Hasan Çağrı İlikoğlu, Doruk Altunkaya, Ömür Özkapıcı, Serpil Servili Çağıran, Elif Şeker Saka, Zuhal Taşar, Nesip Volkan Akün’ün paylaştığı Periferi’nin dekoru Büşra Eroğlu’na, kostümleri Gökçe Şener’e, ışık tasarımı Şükrü Kırımoğlu’na, müzikleri ise Fırat Akarcalı’ya ait.”Birbirimizin ne istediğini gerçek anlamda anlamıyoruz”
Yönetmen Betül Feyizoğlu Gökçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Periferi’yi evrensel bir anlayışla sahneye koyduklarını vurgulayarak, belli bir bölgeye ya da bir ülkeye ait olmasını istemediklerini söyledi.
Gökçer, tüm dünyada “periferi”lerin, azınlıkların, ötekilerin olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çingeneler yüzyıllardır hep öteki olmuşlar. Hiçbir zaman bir ulus devlet kurma dertleri olmamış, dünü düşünmemişler, yarını hesaplamamışlar, anı yaşamışlar. Bazı dönemlerde asimile edilmek istemişler, bazı dönemlerde dışlanmışlar, kovulmuşlar, hatta bazen yaşanan salgın hastalıklar bile onlardan bilinmiş. Kendilerini korumak, var olmak ve yaşamak adına onlar da kendilerinin dışındakileri öteki görmüşler. Bir korunma içgüdüsü olarak bu çağların derdi sanırım. Biri hep bir nedenle diğerini ötekiliyor. Biz bu oyunda çingeneler üzerinden bunun üstünde durmak istedik. Hepimizin aynaya bakıp da ‘kimi ötekiliyoruz’ veya ‘bizi kim ötekiliyor’ diye sormamız lazım. Aslında aynı göğün, aynı yıldızların altındayız ama nedense bir savaştır gidiyor, oyunda bunu anlatmak istedik.”
Oyunun asker karakterinin hiçbir ön yargısı bulunmamasına ve bir çingene kızı çok sevmesine rağmen çingeneleri tam olarak anlayamadığını dile getiren Gökçer, “Birbirimizin ne istediğini gerçek anlamda anlamıyoruz. Oyun işte buna ayna tutuyor.” diye konuştu.
Gökçer, oyunun, başkalarını eleştirirken önce onları anlamaya çalışmanın ve empatinin önemini vurgulayacağını, bunu yaparken de izleyiciyi gülümseteceğini söyledi.”Seyirci keyifli saatler geçirecek”
Çingenelerin bir anda sinirlenip, bir anda birbirlerine sarılan bir yapısı olduğuna işaret eden Gökçer, “Aile onlar için oba. Hayatı öyle güzel yaşıyorlar ki ve günü yaşayarak bunu yapıyorlar. Biraz onu görecek seyirci, bence keyifli saatler geçirecek.” dedi.
Oyunun bir çingene obasında geçtiğini, bunu yansıtan sembolik dekorun bazen bir ormana bazen bir nehir kenarına dönüşebildiğini anlatan Gökçer, müziklerin ise dünyanın çeşitli coğrafyalarından olduğunu dile getirdi.
Gökçer, genç oyuncularla usta tiyatrocuları bir araya getirdiklerini, kalabalık ve keyifli bir kadroyla oyunu sahneye taşıdıklarını anlattı.
İzleyicilere bir sürpriz hazırladıklarını da bildiren Gökçer, oyunun sahnelenme saatine 10 dakika kala fuayede dansla başlayacağını kaydetti.