Karşınızdaki birisiyle tartışmaya başladınız, tartışma iyice alevlendi, ama kendinizden o kadar eminsiniz ki, vazgeçmiyorsunuz tartışmaktan. Çünkü argümanlarınız sağlam ve karşınızdaki insan iyice köşeye sıkışmaya başladı. Tam o anda karşınızdakindan bir atak: “Senin gibi asosyal bir ezikten de ancak bu kafa beklenirdi!”…
Evet, geçmiş olsun öncelikle, tertemiz bir ‘Ad hominem’ ya da karalamaya maruz kaldınız. Peki nedir bu ‘Ad hominem’ dediğimiz fenomen? Ne işe yarar, nasıl ve neden kullanılır? Böyle bir durumda neler yapmalıyız? Bu soruları bu içerikte cevaplıyoruz.
Öncelikle Ad Hominem Ne Demek?
Ad hominem (argumentum ad hominem ya da insan karalama safsatası olarak da geçer); Latince bir deyimdir. Bir tepkinin, tepkiye sebep olan konuyla alakasız bir biçimde, şahıs veya nesneler üzerinden ilerlenerek, konuyla alakasız bir argüman sunulması olarak açıklayabiliriz. Ad hominem, bir logical fallacy (mantıksal safsata) türü olarak kabul edilmektedir. Örneğin, siyasi bir tartışma sırasında, kendi görüşlerini savunmak veya sizin argümanlarınızı çürütmek yerine, sizin konuyla alakasız olarak kişisel yaşantınızı veya insan ilişkilerinizi argüman olarak sunarak, siyasi görüşünüzü karalamaya çalışmak bir ad hominem örneğidir.
Peki Neden Yapılır, Neyi Amaçlamaktadır?
Aslında bir çoğumuz, bilerek ya da bilmeyerek, bu fenomeni günlük hayatımızda kullanırız. Genel olarak amaç, kısa yoldan tartışmayı bitirmek veya savunduğumuz argümanların çürümesi karşısında ek bir savunma taktiği olarak kullanmaktır. Ancak yapılırken dikkat edilmesi gerekir, çünkü karşınızdaki kişi bunu fark ederse veya bu konuda iyiyse, kendi biletinizi de kesmiş olabilirsiniz. Ancak en iyisi hiç yapmamak tabi ki. Hem daha etik, hem tartışma açısından daha güzeldir 🙂