Edip Cansever, 8 Ağustos 1928 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Çeşitli meslek dallarıyla uğraşan Edip Cansever Türk Edebiyatının Kuyumcusu olarakta bilinir. Şiirlerine yaşadığı dönemleri başarıyla aktarmıştır. İlk şiirlerinde görülen yaşama sevinci ilerleyen dönemlerde yerini bunalım, toplumsal eleştiri, umutsuzluk ve karamsarlık gibi konulara bıraktı.
Edip Cansever, Türk Edebiyatı’nda en çok şiiri bulunan şairlerimizden birisidir. İkinci Yeni edebiyat akımının etkili şairlerinden biri olan Edip Cansever; Yeditepe Şiir Armağanı, Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü ve Sedat Simavi Edebiyat Ödülü almıştır.
Hayatının son dönemlerinde ülkemizin mavi cenneti olan Bodrum’da geçirdiği beyin kanaması nedeniyle 1986’da hayata gözlerini yumdu. Türk Edebiyatı’na benzersiz şiirlerini bıraktı.
Adsız Bir Çiçek
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol katettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde, her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle
Beş Mevsim
Ben sanki bir gazetenin
hiç okunmayan yerlerindeyim
Kalmışımdır ya da bir kentin varoşlarında
Kendimle konuşurum,
çok tuhaf bir noterimdir ben
İmzam bir kıyının kıyı olarak imzasıdır
Olurum böyle işte kumda çakılda.
O Mavilik Derdi
Seni unutarak baktığımda bile
Dünyanın her yerlerinden geçiyorsun
Yayılıyorsun kalabalıklara
Yalnız yayılmak mı
Aşkın en büyüğü, en dayanılmazı demeli buna.
Özlenirsin, alabildiğine varsın da
Daha da var oluyorsun gün günden
Olgun bir meyva gibi güleceksin zamanla
Bir kadın da değilsin, bir kişi de değilsin
Bir kuş olsa mavilik derdi buna.
Bir Plak Gibi Dönüyor Gökte Mavilik
Bir plak gibi dönüyor gökte mavilik
Sesi aşağıda, çok aşağıda
Üstünde bir duvarın. Duvarsa
Dondurma yiyen bir çocuğun eli sanki
Taşmış akıyor
Öpüyor toprağı kanatan nar çiçeklerini.
Öpülüyorum bembeyaz çimlerinde yalnızlığımın
Sonsuzluk yarın.
Yerçekimli Karanfil
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Gidemeyiş
Gecem avurtlarım gibi çöktü
Ve çöktüm
Sabahım, sabahlarım
Kabından taşan sütler gibi büyüdü
Ve taştım
Gün güne taşındı, yıl yıla
Gitmedim, gidemedim
Ki dedim
Bana söz vermeliydi biri
Sesi uzaklardan gelen
Görünmez yıllarla ilgili.
Yıllarca Önceki Gibi
Demin
Oturduk bir kıyıda ikimiz
Yeni bir aşkla, karımla ben
Yeni, yepyeni bir aşkla
Üstümüzden pek acayip kuşlar geçti
Bir sonsuzdan bir başka sonsuza.
Yaşlandıkça daha iyi anlıyorum galiba
Bu anlamlı sevgiyi
Önümüzde biraz peynir, bira
Hiç bitmemiş konuşacaklarımız sanki
Gecemiz gündüzümüz öyle değişik
Yüzü öyle aydınlık ki, yıllar önceki gibi
Dipsiz Testi
Beni dinlersen Üsküdar’a gitme,
İbrahim’i görme, şiir yazma
Şu herkesin bildiği düzlük,
Bu deli alacası çayır,
Ardıç kuşu, türkülü sokak
Senin için değil.
Sen yoksun,
Çevrende kimseler yok,
Zengin de olsan,
Yoksulluğun gitmez…