En Güzel Şahmeran Modelleri ile büyülü ve gizemli takı stilini kullanabilirsiniz. Son zamanlarda ne küpe, ne kolye, ne de yüzüklere yer bırakmayan bir aksesuar trendi var ki o da şahmeran takı modelleri. Şahmeran bileklerden parmaklara süzülerek eli sarmalayan ve çok da hoş duran bir takı çeşidi… Hem bileklik, hem zincir, hem de yüzük tadındaki bu aksesuar modelinin gizemli ve büyülü bir yanı var. Belki de onu bu özelliklere sahip kılan da efsanevi hikayesi.
Şahmeran Bileklik Nedir?
Şahmeran aslında mitolojik bir kahraman… Şahmeran, Farsçada “yılanların şahı” anlamına geliyor. Bileği ve elin üst kısmını kaplayan bu bileklikler elin etrafını sardığından yılanı andırıyor. Şahmaran bileklik modelleri aksesuar mağazalarında, kuyum mağazalarında satıldığı gibi isme özel olarak bile tasarlanıyor. Bu aksesuarı takarken ilk olarak yüzük bölümünü yani parmak kısmı takılmalı ardından bilekteki klips kısmını takmalısınız.
Şahmeran Efsanesi
Binlerce yıl önce yedi katlı yeraltında Tarsus’ta yaşayan yılanlar vardı. Meran adı verilen bu yılanlar, gerçekten akıllı ve şefkatli idi. Onlar barış içinde yaşarlardı. Meranların kraliçesine Şahmeran denirdi. O genç ve güzel bir kadındı. Efsaneye göre, Şahmeran’ı gören ilk insan Cemşab oldu. O, geçimi için odun satan fakir bir ailenin oğluydu.
Bir gün Cemşab ve arkadaşları bal dolu bir mağara keşfederler. Balı çıkarmak için Cemşab’ı aşağıya indiren arkadaşları, paylarına daha çok bal düşmesi için onu orada bırakıp kaçarlar. Cemşab mağarada bir delik görür ve buradan ışık sızdığını fark eder. Cebindeki bıçak ile deliği büyütünce, ömründe görmediği kadar güzel bir bahçeye girer. Bu bahçede eşi benzeri olmayan çiçekler ve bir havuz ile pek çok yılan görür. Havuzun başındaki tahtta süt beyaz vücutlu bir yılan oturmaktadır.
Şahmeran’ın güvenini kazanan Cemşab uzun yıllar bu bahçede yaşar. Şahmeran ona tıp biliminin bilinmediklerini söyler. Yıllar sonra, ailesini çok özlediğini söyleyip gitmek için yalvarır. Bunun üzerine Şahmeran da kendisini salıvereceğini, ancak yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz vermesini ister. Şahmeran’a söz verip ailesine kavuşan Cemşab uzun yıllar verdiği sözde durarak Şahmeran’ın yerini kimseye söylememiş.
Bir gün ülkenin padişahı hastalanmış. Vezir, hastalığın çaresinin Şahmeran’ın etini yemek olduğunu söylemiş ve her yere haber salınmış. Ülkenin veziri herkesi tek tek hamama sokmuş. Sıra Cemşab’a gelmiş. Cemşab soyununca vezir Cemşab’ın derisinde pullar olduğunu görünce Cemşab’ı konuşturmayı başarmış. Cemşab kuyunun yerini gösterince Şahmeran bulunup dışarı çıkarılmış.
Şahmeran Cemşab’a, “Benim başımı kaynatıp padişaha içir, padişah kurtulsun, gövdemi de vezire içir, ölsün, kuyruğumu da kaynatıp sen iç, böylece Lokman Hekim ol” demiş.Böylece vezir ölmüş, padişah da iyileşip Cemşab’ı veziri yapmış. Ve rivayete göre de Cemşab böylece Lokman Hekim olmuş. Efsaneye göre Şahmeran’ın öldürüldüğünü yılanlar o günden beri bilmemektedirler. Tarsus’un, Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen yılanlar tarafından bir gün istila edileceği rivayet edilir.